|
|
 |
KISA FİLM SENARYO ÖRNEKLERİ
Sarı Gül
Oyun Ve Büyü
Dijital Ruhlar
Morg Prensesi
Dönüş Yolculuğu
_______________________________________________________________________
Sarı Gül
Yönetmen : Kemal ÇİPE
Senaryo : Kemal ÇİPE
Sahne - 1
Gelinlikçi
İç / Gün Derya ile Alp gelinliklere bakıyorlardır. İkisi de çok mutludur.
Geniş plan Derya ile Alp'i görürüz. Derya ile Alp yan yanadır.
Derya mankenin başındaki duvağı alır ve kendi başına kor.
Alp beğenmemiş numarası yaparak yüzünü ekşitir. Buna tepki olarak Derya da dilini çıkarır.
Sahne - 2
İşyeri
İç / Gün İş yerinin kapısı sert bir şekilde açılır.
Yakın plan iş yeri sahibinin ürkmesini görürüz.
Sadece kapıdan giren ayaklar gözükür. O ayaklardan birisi kapının önünde durur.
Masanın üzerine bir silah konur. Kamera silahtan adamın yüzüne tilt yapar.
Geniş plan iş yerini görürüz. Çete elemanları dükkanın içerisindedir.
Yandan çete üyesini görürüz, çok soğuk kendinden emin.
Çete Üyesi - Her zaman geciktiriyorsun. Bir gün sabrımız tükenecek.
Ürkek bir şekilde. Aynı zamanda kasadan bir miktar para çıkarır.
İş yeri sahibi - Ekonomik durumları biliyorsunuz parayı denkleştirmekte zorlanıyorum.
Tehditkar bir tavırla ve silahını iş yeri sahibine doğru tutarak;
Çete Üyesi - Fazla konuşma lan bir daha ki sefere geldiğimde parayı zamanında istiyorum .
Tam bu sırada iş yerini gezmekte olan çete üyesi olanları izlemektedir ve bakmakta olduğu vazoyu elinden bilerek bırakır.
İş yeri sahibi korkarak vazonun düştüğü yere bakar, korkmuştur. Tekrar döner,
İş yeri sahibi - Biraz anlayışlı olun, zaten neyim varsa size veriyorum.
Alaycı bir tavırla, Aynı zamanda iş yeri sahibinin elindeki paraları alır.
Çete Üyesi - Vereceksin tabi hele bir verme! (arkadaşlarına dönerek) Hadi gidelim Çocuklar.
Sahne - 3
Gelinlikçi önü
Dış / Gün Alp ile Derya birbirine sarılmış halde gelinlikçiden çıkarlar. Alp sağa doğru bakınca cadde kenarında çiçek satan bir sokak çiçekçisini görür.
Çiçekçi adam çiçekleri ile uğraşmaktadır.
Alp deryayı öper. Birlikte çiçekçiye doğru yürürler.
Çiçekçi adam çiçekleri ile ilgilenmeye devam eder. Alp söyle bir güllere baktıktan sonra bir desteyi işaret ederek,
Alp - Şu desteyi vere bilir misin dayı. Ne kadar?
Çiçekçi kafasını hiç kaldırmadan bir demet gülü eline alır;
Çiçekçi - Üç milyon
Çiçekçi gülleri uzatırken yüzlerine bakar ve irkilir. Alp ile Deryaya onları tanıyormuş gibi bakar.
Alp Çiçekleri alır ve Deryaya verir sonrada çiçekçiye parasını verir.
Alp - İyi günler dayı.
Çiçekçi donuk ama birazda düşünceli bir şekilde Alp ve Deryaya bakar, sonra da çiçek sepetinin bir kenarında duran Sarı Gülü alır ve Deryaya bakarak,
Çiçekçi - Bir dakika, unutmayın bazen sonlar yeni bir başlangıçtır.
Derya önce şaşırır ama çiçeği de kabul eder. Derya Çiçeği alırken yaprağından bir damla yere düşer.
Derya Teşekkür ederim?
Alp ile Derya çiçekleri aldıktan sonra caddeden karşıya geçmek için yürümeye başlarlar.
Derya - Ne demek istedi sen bir şey anladın mı?
Arabanın gelmesi değişik açılardan.
Alp hızla gelen arabayı fark eder ama bir artık çok geçtir.
Alp'in arabaya şaşkın gözlerle bakışı.
Sokak arasından çıkan çete üyelerine ait araba hızla Alp ve Derya'ya çarpar.
Çete başı - Durma baş gaza salak çabuk kaçalım.
Alp ve derya yerde yatmaktadır ve çevrelerine orda bulunan insanlar birikmiştir.
Derya ve Alp Kanlar içindedir. Alp Hareketsiz yatan Deryaya doğru son gücüyle;
Alp - Derya!
Alp'te kendinden geçer.
Sahne - 4
Hastane
İç / Gün Hastanede koşturan doktorlar ve iki tane sedye arka arkaya gelmektedir.
Hemşire - Kız ölmüş yanıt vermiyor.
Doktor Alp'e doğru hamle yapar.
Diğer Hemşire - Nabız zayıflıyor. Şoka girmek üzere.
Doktor - Ameliyathaneye alalım. Kan gurubu bellimi. Acil kan bulun.
Hemşire - Kalbi durdu nabız sıfır.
Doktor kalp masajı yapmaya başlar ve bağırarak;
Doktor - Şok aleti şok aleti.
Şok aletinin şarj edilmesini görürüz ve Alp'in başındaki doktor Alp'e şok uygular.
Hemşire - Yanıt yok.
Doktor - Bir daha
Tekrar Alp'e şok uygulanır.
Yakın plan hemşirenin yanından kalp cihazını görürüz. Cihaz ekse düşmüştür.
Yakın plan hemşirenin başını görürüz. Doktora doğru döner ve;
Hemşire - Nabız sıfır hasta yanıt vermiyor. Hastayı Kaybettik.
Yakın plan doktorun terli yüzünü görürüz, Önce hemşireye bakar sonrada kalp cihazına doğru bakar.
Yakın plan kalp cihazını görürüz.
Sedyede tek başına yatan Alp'i görürüz. Odada kimse yoktur. Kamera sedyeye doğru yavaş yavaş yaklaşırken üstündeki beyaz örtü havaya uçar.
Yakın plan Alp'in elini görürüz. Yumruğunu sıkar. (kamera kolundan yumruğuna doğru iner)
Alp'in yüzünü görürüz, gözleri açıktır.
Alp'in sedyeden kalkmasını görürüz ama aynı zamanda sedyedeki Alp'i de görürüz. (Ruhu ve vücudu) Hemen ardından sedyeden Alp'in vücudu da kalkar ve tekrar bir olurlar. Bir ışık patlaması olur.
Sahne - 5
Gelinlikçi Önü
Dış / Gün Kaza yerinde hayat normal bir şekilde devam etmektedir. Deryanın elindeki güller hala yerdedir ama sarı gül içlerinde yoktur. Bir el, Alp'in eli yerdeki demeti alır. Alp gülleri içten bir şekilde koklar.
Sahne - 6
Bar önü
Dış / Gün Dört çete üyesi bir barın önünde konuşuyorlardır.
Su birikintisinin üzerine Alp gelir. Alp'in bacaklarının yanından gurubu görürüz.
Alp yumruğunu sıkar daha sonra Alp'in yüzüne kadar kamera kalkar ve Alp kameraya doğru döner. Duygusuz bir ifade ile bakmaktadır.
Çete üyeleri birbirlerinden ayrılır ve içlerinden birisi bara doğru yönelir. Çete üyesi yumruğuyla korumanın omzuna vurur ve gülerek;
Çete Üyesi - Naber koçum!
Koruma başını ona doğru çevirir ama tepki vermez.
Alp çete üyelerini izlediği yerde yoktur su birikintisinden kamera gökyüzüne tilt yapar bulutlar çok hızlı bir şekilde akmaktadır.
Sahne - 7
Bar
İç / Gün Bira bardağı masanın üzerine hızlıca konur.
Barmene dönerek;
Çete Üyesi - Bir tane daha
Dedikten sonra soluna doğru döner ve Alp'i görür. Alp ona bakmıyordur.
Çete üyesinin önüne dolu bir bardak konur. Çete üyesi bardağa doğru bakar. Elini bira bardağına doğru götürür ama bardak yana doğru kayar. Bir hamle daha yapar ama bardak gene kayar. Son bir hamle ile bardağı yakalar ve gene Alp'e doğru döner ve güldükten sonra bardağı kafasına diker.
Bardağı masaya koyunca bardak patlar.
Barmene doğru dönerek korkmuş bir şekilde;
Çete Üyesi - Bardağı gördün mü? Parçalandı!
Barmen anlamamış bir tavırla;
Barmen - Anlamadım hangi bardağı?
Şaşkın bir şekilde,
Çete Üyesi - Benim bardağımı!
Dedikten sonra bardağına doğru bakar ve kamera bardağın olduğu yere doğru döner. Bardak sağlamdır.
Alp'in olduğu yöne doğru döner ama Alp oturduğu yerde yoktur ve sağ tarafından bir ses duyar. Sese doğru döndüğünde Alp'i görür ve korkar.
Çete Üyesi - Öleceksin!
Barmen Alp'i göremez ama çete üyesi Alp'i görür ve çok korkmuştur.
Oturduğu yerden ayağa kalkar. Alp'te ayağa kalkar.
Alp çete üyesine doğru dönüp bakar kamerada Alp ile beraber döner.
Çete üyesi korkup kapıya doğru koşmaya başlar koşarken arkasına dönüp bakar.
Tekrar döndüğünde Alp önündedir ve Alp'e çarpıp yere düşer. Adam yerde cebindeki bıçağı çıkarır ve tekrar ayağa kalkar. Bıçağı Alp'e doğru sallar.
Alp biraz arkaya doğru kayar. Adam dengesini kaybetmiştir. Alp saçından tutar ve arkasına geçer. Bir eliyle de bıçağı tuttuğu elini yakalar.
Bardakiler adama bakmaktadır. Onlar Alp'i göremez. Çete üyesi bardakilere doğru dönmüş ve bıçağı boğazının önüne getirmiştir.
Alp adamın kolunu hısımla çeker ve boğazını keser. Çete üyesi yere düşer.
Sahne - 8
Ev
İç / Gece Çete üyesi kendine uyuşturucu şırınga etmiştir ve kolundaki bandajı çıkarır.
Çete üyesinin yüzünü görürüz. Hayal alemine dalmak üzeredir.
Yanında yatan kadına doğru eğilir ve boynuna bir öpücük kondurduğu anda bir ses duyar ve kalkar.
Çete Üyesi - Kahrolası kediler!
Kadın adamın arkasından uykulu bir şekilde bakar ve tekrar uyur.
Adam biraz yalpalayarak yürür ve aynanın önünde yüzüne bakmak için durur.
Balkona çıkar ve balkondan aşağıya doğru bakmaya başlar.
Aynanın önüne bu sefer Alp gelir sadece ayakları gözükmektedir. Alp aynanın önünden çekildikten sonra kamera yukarı doğru yükselir ve aynanın önünde durur.
(Kameranın gözükmeme efekti)
Alp balkona çete çıkar ve çete üyesinin tam arkasında durur.
Balkonun kapısı kendi kendine kapanır kilitlenir ve önündeki perde kapanır.
Sahne - 9
Balkon
Dış / Gece Adam arkasını dönünce Alp'i görür ve korkar.
Çete Üyesi - Sende kimsin lan? Ne işin var evimde?
Adamı yakasından tutar ve havaya kaldırır.
Alp - Tanımadın mı beni?
Çete Üyesi - Bırak beni bee... Aaaaaaaaa
Kadını uyurken yatakta görürüz ve adamın çığlığını duyarız kadın gözlerini açar.
Adam apartmanın önünde yerde yatmaktadır balkondan aşağı düşmüştür.
Sahne 10
Dış
İç / Gece Çete üyesinin yaktığı kibriti görürüz. Kibritle sigarasını yakar ve bir nefes verip kafasını kaldırır.
Adamın karşısında Alp vardır. Alp'in yanından yürüyerek geçer. Biraz yürüdükten sonra durur.
Adam dönüp arkasına bakar ama Alp yoktur.
Alp adamın karşısında duruyordur. Başı öne doğru eğiktir ve kafasını kaldırır.
Çete Üyesi - Sen, sen öldün. Bu imkansız!
Alp - Evet ama sen de öldün...
Alp adamı boğazından yakalar ve havaya kaldırır.
Çete Üyesi - Bırak beni bırak Allah'ın belası bırakkkk...
Alp adamı bırakır ama adam biraz daha yükselir. Adam bağırmaktadır. Alp adamı caddeye doğru fırlatır. Bir fren sesi duyulur ve adam fren sesine doğru korkuyla bakar.
Çete Üyesi - Aaaaaa
Bir arabanın fren yapan lastikleri görülür.
Araba durmuştur adamda arkasında yuvarlanıp durur. Arabanın içinden çete reisi çıkar.
Çete Reisi - Kaya, Kayaaaa
Alp - Yerinde olsam kendim için endişelenirdim.
Adam cebinden silahını çıkarır ve Alp'e doğru yönelttiğinde silah elinden uçar. Alp başını yerden kaldırır ve Alp'e doğru bakar.
Adam Alp'i hatırlar.
Çete Reisi - Sen o sabahki adamsın değilmi. Demek ölmedin.
Alp biraz düşünür ve;
Alp - Hayır öldüm.
Adam Alp'e doğru koşar ve yumruk atar. Alp adamın yumruğunu ve sonra gelen tekmesini bertaraf eder ve dövüşmeye başlarlar.
Alp adamın arkasında durmaktadır. Boynunu kırmak üzeredir.
Bir polis sokağın arkasından çıkmış olay yerine doğru yürümektedir. Onları o vaziyette gördüğü zaman silahını çıkarır ve bağırır. O anda Alp adamın boynunu kırar.
Polis - Dur polis!
Alp polise doğru dönüp bakar. Tam o anda önünden bir gelin duvağı uçar. Gelin duvağının geldiği yöne doğru dönüp bakar.
Alp duvağın geldiği yönde Deryayı görür. Ona doğru yürümeye başlayınca ruhla beden tekrar ayrılır. Beden olduğu yere düşer.
Yerde yatan bedenin üstüne SARI BİR GÜL düşer.
_______________________________________________________________________
Oyun ve Büğü
Senaryo : Levent ARSLAN
( Almanca Senaryo )
Uzaydan çekilmiş bir dünya fotoğrafı.
Uzun uzadıya Potsdamer Meydanı'nın Berlin Duvar'ı açılmadan önceki hali.
Uzun uzadıya Postmodern teknoloji harikası binalarıyla (Sony Center, Mercedes Crysler, AT&T) bu günkü Potsdamer Meydanı.
Adam çok yüksek bir binada oldukça gösterişli bir işyerinde başkan masasının arkasındaki koltukta oturmaktadır.
Adam uzaktan kumandasında bir tuşa dokunur. Televizyonda bir Azrail portresi söner.
Masada Metin And'ın "Oyun ve Bügü" adlı kitabı durmaktadır.
Adam onun için çalıştığı anlaşılan işadamlarını kabaca, bağırıp çağırarak ezmektedir.
Adam Potsdamer Meydanı yakınlarında arabasından iner.
Sony Center'a doğru yürür.
Asansöre biner.
Flüoresan ışıkları ile aydınlatılmış bir soyunma odasına girer.
Dolaptaki spor çantadan işçi tulumu giyer.
Takma bıyık- "Şarlo-Hitler bıyığı" takar.
Temizlik malzemeleri ile yüklü arabayı alır, dar ve uzun koridorlar boyu yürür.
Bir mutfağa girer.
Mutfakta kendine kahve koymakta olan bir Yuppie vardır.
Adam çöpü boşaltır, masaları siler.
Adam Yuppie ile göz göze gelir. Yuppie adama aşağılayarak bakar.
Yuppie kahvesini kasten, adamın suratına bakarak mutfağın değişik noktalarında yere damlatır ve temizlemesi için adama lekeleri işaretler.
Adam dizlerinin üzerinde lekeleri temizler.
Adam aniden Yuppie'yi brutal bir şekilde öldürür. Yuppie ölürken gülümser.
Yuppie kahve içmekte, adam odayı temizler.
Adam koridorlar boyu yoluna devam eder.
Makinelerle dolu bir büyük salona girer. Temizlemeye başlar. Makineler arasındaki tek canlıdır.
Giysilerinden Şef olduğunu anladığımız kişi asabi bir halde adamın bulunduğu salona hızla girer ve adama bakmadan çıkar gider.
Adam hızını makinelerin hızına uydurur.
Adam koridorlar boyu yoluna devam eder.
Sekreter odasına girer. Temizlemeye başlar. İçerde bulunan sekreter kendi dünyasındadır.
Sekreter telefonla konuşup tırnaklarıyla oynarken odasının değişik noktalarını temizlemesi için adama işaretler.
Sekreter telefon ile konuşmasına ara vererek adamın üstüne yürür ve sert bir ifade ile temizlemesi gereken yerleri göstererek, emirler verir.
Sekreter telefon ile konuşmasına döner, adam hakkında atıp tutmaktadır.
Adam sekretere deli gibi saldırır. Fotokopisini çeker.
Fotokopi makinesinden çıkan sekreterin fotokopileri odayı doldurur.
Adam kağıt yok etme cihazında sekreterin fotokopilerini yok eder.
Sekreter telefon ile konuşup, uzun ve ojeli tırnakları ile oynamakta, adam odayı temizler.
Adam koridorlar boyu yoluna devam eder.
Giysilerinden şef olduğunu anladığımız adamın bir şef odası olduğu anlaşılan odasına girer.
Şef masasında oturmuş, patates sosis yemektedir.
Masasının üstünde Huizinga'nın "Homo Ludens" adlı kitabı durur.
Şef kalkar ve odasında dolaşmaya başlar.
Adam koltuğa ve masaya boş boş bakar. Masanın arkasına geçerek temizlemeye başlar. Ensesine şefin eli yapışır. Şef adamı tutar ve masanın önüne bırakır.
Adamın yüzü ifadeden ifayeye girer. Masa ile ezerek şefi öldürür.
Şef patates, sosis yemekte, adam odayı temizler.
Adam dar ve uzun koridorlarlar boyu yürür.
Temizlik malzemeleri ile yüklü arabayı bırakır.
Floresan ışıkları ile aydınlatılmış soyunma odasına girer.
Dolapdaki spor çantadan özenle günlük giysilerini giyer.
Asansöre biner.
Sony Center'dan Postdamer Meydanına doğru yürür.
Potsdamer Meydanı yakınlarında arabasına biner.
Bir polis memuru yaklaşır ve adamın belgelerini ister.
Polis memuru ceza yazar.
Adam arabasından inerek polis memuruna yalvarır.
Polis adamın üstüne başına, arabanın görkemine bakar ve şaşırır.
Adam polise ironik bir şekilde güler.
Adam polise büyük bir para verip elinden ceza makbuzunu çeker alır.
Adam çok yüksek bir binada oldukça göşterişli işyerinde başkan masasının arkasındaki koltukta oturmaktadır.
Masanın üzerinde hala Metin And'ın "Oyun ve Bügü" adlı kitabı durur.
Uzaktan kumandasına dokunarak televizyonu açar ve Yuppie, sekreter, şef ve polisin feci bir şekilde öldürüldüğü haberini ifadesiz bir surat ile izler.
Uzun uzadıya Potsdamer Meydanı'nın II. Dünya Şavaşının son günlerindeki hali.
Uzun uzadıya modern teknoloji harikası binalarıyla 20.yy'ın ilk günlerinde Potsdamer Meydanı.
Uzaydan çekilmiş bir dünya fotoğrafı.
_______________________________________________________________________
Dijital Ruhlar
Yönetmen :
Senaryo : Onur Şener, Murat Dirim
SİNOPSİS
Can ve Ruhi isimli gençler bir şirkette office boy olarak çalışmaktadırlar.
İşlerinde yeni olan gençler ortama ayak uydurma çabası içindeyken bir olay yüzünden kavgalı olurlar. İçten içe kendilerinin hatalarını kabullenseler de şirketin o stresli ve yoğun ortamında bunu birbirlerine itiraf edemezler.
Bir gün ofis girişinde gene birbirlerinin hatası sonucu çarpıştıklarında, bu sefer iş; ofiste yumruklu kavgaya kadar gider. Bu kavganın sonucu, onları "Dijital Ruhlarla" yüz yüze getirecektir...
SAHNE 1
GÜN / İÇ
YATAK ODASI AÇILIŞ
Siyah fon üzerine "Dostluk: İki bedende tek ruhtur." yazılıdır. Zincirleme olarak sahne 1'e geçilir.
Can'ın bakış açısından yatakta ve örtünün altındayız. Ortam yarı karanlık, sadece Can'ın sesini işitiriz. Kendi kendine söylenmektedir.
CAN - Çocuğa da çok ayıp oldu. İyisi mi bugün bir fırsatını bulup özür dilemek. Daha ilk baştan beni yanlış tanımamalı.
Örtüsünü yavaşça başından çeker ve bizde bu sayede tavanı görmüş oluruz. Gene aynı bakışından yatağının üzerine bakar ve yatan kedisini görürüz. Yavaşça doğrulur. Söylenmeye devam eder.
CAN - Sende beni uyutmadın. Tüm gece mır mır... Git de sepetinde yatsana.
Kedinin ona masumca baktığını görünce gülümser, hayvanı biraz okşar ve gerinerek yatağından kalkar.
CAN - Hadi, kahvaltıya gidiyoruz.
Can, gözlerini ovuşturarak odadan çıkar ve ardından kedisi gider. Bir süre sonra acı bir miyavlama duyarız.
CAN - (Öfkeli) Çekil ayağımın altından!
SAHNE 2
GÜN / İÇ
MUTFAK
Ruhi ve ev arkadaşı kahvaltı masasındalar. Ruhi'nin canı biraz sıkkın bir şeyler anlatmaktadır. Ev arkadaşı oldukça keyifli görünmektedir, bu sırada masanın yanındaki teybin sesini biraz açar. Ruhi bir an duraklar, dinlenmiyormuş hissine kapılır.
RUHİ - (Biraz öfkeli) ...Kuyruğuna basılmış kedi gibi bağırttırma şunun sesini, biz ne anlatıyoruz sen ne yapıyorsun!
EV ARKADAŞI - Tamam hoca ben seni dinliyorum. Ruhumuz da gıda alsın ama değil mi? E sonra ne oldu, özür dileseydin keşke.
RUHİ - onaylar biçimde başını sallar.
SAHNE 3
GÜN / İÇ
OFİS
Bir sürü bilgisayarın, elektronik aygıtın olduğu geniş bir ofistir burası. Ortamdaki kişiler garipsenecek biçimde işlerine konsantre olmuşlardır. Gülümseyen yoktur, hareketleri hızlıdır. Masalar arasında evrak alış verişi, çalan telefonlar, klavye tıkırtıları, kısa ve yüksek sesli diyaloglar... Her şey birbirine karışmıştır.
Bu curcuna sürerken kapıdan, şapkalı ve genç bir kız elinde ufak bir koliyle içeri girer.
GENÇ KIZ - (Yüksek sesle) Yazıcısının kartuşu biten masanın üzerinden alsın! Faks kağıtları da birazdan gelecek!
Genç kızın bu çağrısı üzerine işlerine konsantre olmuş ofistekilerin çoğu bir an için işlerini bırakıp masa etrafında ufak bir izdiham oluştururlar. Genç kız koliyi servis masasının üzerine koyar. Bir çok kişi birer tane kartuş alıp işlerine dönerler. Bir kısmı faks kağıtlarını bekler, kısa bir süre sonra onlarda gelir ve herkes alacağını alır, işinin başına döner. Tüm çalışanlar gene aynı prosedür ve dikkatle uğraşlarındadırlar.
SAHNE 4
GÜN / İÇ
OFİS GİRİŞİ KAPISI ÖNÜ Kapı önünün de içeriden pek farkı yoktur aslında. Hızlı adımlı kravatlar, dalgın etekler...
Can'ın elide dosya, Ruhi'de ise bir çanta vardır. İçeri girmek isterlerken sert bir şekilde çarpışırlar. İkisi de öfkelenmiştir ama bunu birbirlerinin yüzlerini görünce, belli etmemeye çalışırlar.
CAN - Bana çarptığın iyi oldu senle biraz konuşmak istiyordum.
RUHİ - (Şaşkın) Ne?! Sana, ben mi çarptım? Önüne bakmadan içeri dalan sensin!
CAN - Her gün nasıl giriyorsam o şekilde girdim! Kapının önünde kazık gibi dikilmek neyin nesi peki?
Can bu lafından sonra Ruhi'nin cevap vermesini beklemez, içeri girer. Ruhi bir an olayı kavramaya çalıştığı için olduğu yerde kalakalır, yüzünde afallamış bir ifade vardır. Kendini toplar, Can'ı öfkelenmiş bir biçimde takip eder.
ZİNCİRLEME
SAHNE 5
GÜN / İÇ
OFİS Can, elindeki dosyaları koymak için odanın dip köşesinde duran dosya dolabına yönelmiş yürümektedir.
Ofis ise gene bildik düzeninde.
RUHİ - (Öfkeli, parmağını sallayarak) Bana bak, terbiyeli konuş, kazık sana benzer...
CAN - (Öfkeli) Dün bana söylediklerini unutuyorsun! Bu onlar yanında...
Dosya dolabının yanında dururlar. Can sert ve hızlı bir şekilde dosyayı yerine koyar ve sözünü tamamlar.
CAN - ... hiç bile kalır!
RUHİ - Demek öyle, o zaman sana dün eksik kalanları da söyleyeyim...
CAN - Öt bakalım!
RUHİ - Öt, ha! Ben seni çok güzel öttürürüm şimdi!
Ruhi, çantasını yere atar, canın yakasından tutarak hızla dosya dolabına yaslar ve kavga başlar (hakaretler, bağrışmalar tüm kavga boyunca sürecektir). Bu sırada Can, Ruhi'ye bir yumruk atar. Ruhi bir masaya çarpar ve oradaki evraklar yere saçılır. Ruhi kendini toplar ve Can'a koşarak onu hızla dosya dolabına çarpar ve hızlı bir tokat patlatır. Can afallar, o da Ruhi'yi ittirerek karnına sıkı bir yumruk atar. Sonra birbirlerini alaşağı ederler ve ikisi aniden yere düşerek çerçeveden çıkarlar.
Biz tam bu sırada arka fonda robotlaşmış ahali ile yüz yüze geliriz; bir değişiklik olmadığını görürüz. İşler devam etmekte, dijital işlemler sürmektedir. Birbirlerine giren gençleri kimse umursamıyordur. Yazıcı kartuşu ve faks kağıdına gösterilen ilgi bile ortada yoktur.
Ruhi ve Can yeniden ayağa kalkarak yeniden çerçeveye girerler. Ruhi, Can'ın boynunu, arkadan koluyla tutmuştur. İkisinin de yüzü ofise dönüktür artık. Can, boyunduruktan kurtulmak için hamle yaptığı sırada bir an ofistekilere gözü takılır. Hareketleri yavaşlar ve durur. Ruhi, Can'ın bu hareketsizliğine bir anlam veremez, o da Can'ın baktığı mevkie bakar, şaşırır kalır. İkisinin de kolları çözülür, bir süre "dijital ruhları" izleye dururlar. Onlar için bu sessiz ve zihinlerini karıştıran bir süreçtir.
Bir çalışanın müsaade istemesiyle irkilirler. Çalışan, dolap dan bir dosya alır ve tekrar işinin başına döner.
SAHNE 6
GÜN / İÇ
OFİS KAPISI ÖNÜ Can ve Ruhi üstleri dağınık bir şekilde kapıda belirirler. İkisinin de yüzleri güleç, konuşmaktadırlar. Beraber yürüyerek çerçeveden çıkarlar ve sadece ofise giren çıkanları görürüz.
RUHİ - Burnun kanıyor.
CAN - Andropozdayım ondandır.
Çok kısa sessizlik olur ve ikisi de gülmeye başlarlar.
Ekran kararır ve ofis sesleri arasında bir bayan "irsaliye çıktısını bulamıyorum" cümlesini söyler ve bilgisayarların hata oluşunca çıkardıkları o sert, bas sesle film biter. Ardından bitiş jeneriği müzikle devreye girer.
SON
_______________________________________________________________________
Morg Prensesi
Yönetmen : Gülay ONAN
Senaryo : Gülay ONAN
Jeneriği görürüz ekranda. Siyah fon üzerinde kırmızı Morg Prensesi başlığı ve Morg Prensesi yavaşça silinir. Kırmızı renkte 1952 Temmuz İstanbul yanar ve yavaşça silinir, geriye siyah bir ekran kalır; karanlık sokağa geçiş yapılır.
Müzik : Korkuyu destekleyen bir piyano müziği devreye girer.
Sahne 1 : (Sokak) (Dış - Gece) Gecedir. Sıcak bir yaz gecesi... Nem ve pus vardır. Çok karanlık bir sokak görüntülenir ve sokağı ay ışığı (ve/ya) lambalar aydınlatmaktadır.
(Efekt) : Bir ayakkabının topuk sesleri.
Sokağa bir gölge düşer. Gölge, arkadan gelen ışıkla yere düşmektedir ve yere düşen gölge bir kadının siluetidir. Yerler nemden ıslaktır. Gece karanlığında kadının tüm bedenini ardından yürüyen ayaklarını görürüz.
Kadın yürümeye devam etmektedir ve ayakların yürüyüşü görülmektedir. Kadının ayakları tökezler ve biranda yıkılırcasına düşer. Kadının ellerinin bir objeye (çöp kutusu) uzandığını görürüz. Bir lambanın altındaki çöp kutusu...
(Efekt) : Çöp kutusunun betondaki kayma sesi ve kadının nefes alış verişleri.
Kadının ellerini görürüz detayda. Ardından görüntüye kadının ay ışığıyla aydınlanan uzun, düz, siyah saçları; soluk yüzü girer.
Kadının saçları, yüzüne gözüne yapışmıştır. Detayda sağ eliyle saçını düzeltir. Aniden acı çeker gibi yüzünü buruşturur. Eline bakar ve elin üzerindeki kan görülür ekranda. Kadının soluk alış verişleri hızlanır. (Korkuyu hissettiğini belli eder.) Kadının tepkisi ve duruşu görüntülenir ardından detayda korkmuş yüzünü görürüz. Makyajı, rimeli, eyelinerı akmıştır...
(Efekt) : Olabildiğine hızlı nefes alış verişler ve inlemelerle karışık ağlama sesi.
Kadın hızlı hareketlerle vücuduna bakınır. Her yerini eller. Üstünde1952'nin çizgilerini taşıyan siyah, kısa, pis ve hırpalanmış bir elbise; sandalet tarzında topuklu, siyah ayakkabılar vardır. Uzun ince çorap giymektedir ve çorap yırtıklarla; dizkapakları çiziklerle, pislikle doludur. Kadın; zayıf, siyah uzun saçlı, soluk benizli, güzeldir. Başının sağ tarafı kanamaktadır ve saçı başının sağ tarafına yapışmıştır.
(Efekt) : Her yandan nefes alış veriş sesleri duyulur. Kadının inlemeyle karışık, kısık ağlama sesi ve nefes alışları.
Kadın, yamuk bir biçimde hızlı adımlarla yürümeye çalışır.
(Efekt) : Kadın, yoğun nefesler alıp verir ve canının acıdığını kanıtlarcasına inler, gecenin sessizliğini bozar.
Alacakaranlık yok olmaktadır ve hava açık lacivert bir görüntü almak üzeredir. Yorgun biçimde elleri, kolları sarkarak yürümeye devam eder.
(Efekt) : Nefes alış verişler.
(Efekt) : Uzaktan uğultular gelir.
Sahne 2 : (Liman) (Dış - Gün) Hava iyice aydınlanmaya başlar. Her taraf pus içindedir. Kadın sokağın içinde ayakta, sabit görülür. Sokak görülür ve kadın (+ seyirci) bir limanda; eski, pis bir limanda olduğunu anlar.
(Efekt) : Uğultular yoğunlaşır.
Kadın labarbanın geldiği yerde, sis içinde kalabalık insan siluetleri görür. Kadın; kalabalığa yaklaşır, yardım için bağırmaya başlar.
Kadın : Yardım edin! Lütfen! (Ağlayarak ve kısık, acı bir sesle)
Kadın kalabalığa iyice yaklaşır.
Kadın : Biriniz yardım etsin! (yutkunarak ve kısık sesle)
Hiç kimsenin kadına tepki vermediğini, duymadıklarını görürüz.
Sahne 3 : (Liman) (Dış - Gün) Kadın kalabalığa ulaşır, yürümeyi bırakır, burnuna kötü kokular geldiğini ifade edercesine sol elini burnuna götürür (ceset kokusu/yosun kokusu), gözlerini acıyla kısar. Uğultular kesilmiştir.
(Efekt) : Nefes alış verişler..
Kadın gözlerini açar, gözleri doludur. Sol elini indirirken sağ elini başına götürür. Baştaki yarayı görürüz. Elini indirir ve elindeki kanı eteğine siler.
Sahne 4 : (Liman) (Dış - Gün) Kalabalık (balıkçılar) bir şeyin etrafında toplanmıştır. Ölü bir sessizlik hakimdir. Kalabalığın yüzleri net görülmez. Siluetimsi bir topluluğun arasından kadın; kendini çeken bir güç varmışçasına yavaşça süzülür. Kalabalık; bir süngermiş gibi hissizdir, kadını hiç duymaz ve fark etmezler. Kadının omuzlarının süzüldüğünü ve kalabalığın arasına yavaş yavaş karıştığını görürüz. Kadın, kalabalığı aşarak bakıldığı varsayılan "şey" e ulaşır, öne geçer, yere bakar. Kadının ifadesini görürüz. Yüzü şok geçiren, korkan bir insanın ifadesini alır, gözleri yuvasından fırlayacak gibi olur.
Kadının yüzündeki şok ifadesi devam etmektedir. Aynı ifadedeki yüzü bu kez yerdedir. Kadının yerdeki görüntüsünden yavaşça uzaklaşılır ve yerde gözleri açık, korku dolu ifadesiyle ölü bir kadının yattığını görürüz. Bu ölü kadın kendisidir.
Görüntüden iyice uzaklaşılır. Sis kalmamıştır. Hava olabildiğine aydınlıktır. Kadın (kadının ruhu) kalabalıkta değildir artık, yerde ölü yatmaktadır. Görüntü kararır.
(Efekt) : Nefes alış verişler.
Müzik : Jenerik müziği devreye girer ve jenerik akar.
_______________________________________________________________________
Dönüş Yolculuğu
Yönetmen : İhsan YEŞİLOĞLU
Senaryo : İhsan YEŞİLOĞLU / 2001
Sinopsis
Evrenin sonsuz boşluğunu ve zamanın sürükleyiciliğini anladığımızda; insan hayatının ne kadar kısa ve sıradan olduğunu farkına varırız. Bunu düşünmek kaygılarımızı arttırır ve sürekli hazırlık yapmak için kendimizi zorlarız. Oysaki bu boşuna bir çabadır. Kaçınılmaz son bizi hiç bitmeyecek sandığımız yaşamın her hangi bir anında sakladığımız delikte bulacak ve öpücüğünü anlımıza konduracaktır.
Bu düşünceden yola çıkarak film dönüş yolculuğuna hazırlanan bir insanın, kendi hayatı sayılabilecek aktüel yaşam görüntüleriyle birlikte, törensel bir hazırlık yaparak ( bu kesinlikle iş toplantısına gidecek bir insanın giyinmesi biçiminde sunularak ) bekleyişidir. Bu bir "Dönüş Yolculuğu"dur. Yolculuk doğduğumuz anda başlar ve bütün hayatımız boyunca sürer. Sonunda vardığımız yer başladığımız yerin aynıdır. Ama artık her şey değişmiştir ve artık yeni bir "Dönüş Yolculuğu"na hazırdır...
Sahne - 1 Salon İç Görüntü aynada dönen çarkla döner.Bir süre sonra dönen çark adamın yüzü olur. Kamera açıldığında adamın bir boy aynasının karşısında olduğunu görürüz. Adamın üzerinde sadece şort vardır. Adam kameraya doğru yürür. Bir yükseltinin üzerinde duran beyaz gömleği eline alır.
Sahne - 2 Dış / Gün Bir tren hızla kameranın yanından geçer. Vagon görüntüsü , trenin tekerleri , raylar arasından giden tren .
Sahne - 3 Vagon İç / Gün Kameranın gözüyle vagonun içine yürüyüp aydınlığa çıktı.
Sahne - 4 Salon İç / Gün Adam gömleği giymiş son düzeltmeleri yapmaktadır . Bir süre sonra masanın yanına gelir, üstünde duran lacivert kumaş pantolonu eline alır.
Sahne - 5 Dış / Gün Haydarpaşa'nın dıştan hareketli görüntüsü.
Sahne - 6 İç / Gün Ardı ardına ilginç kız ve erkek yüzleri.
Sahne - 7 İç / Gün Boş bir odada Sehpanın üzerindeki çevirmeli telefon çalmaktadır.
Sahne - 8 Sokak Dış / Gün Küçük bir kız çocuğu koşarak geçer.
Sahne - 9 Salon İç Adam pantolonunu giymiştir.Kemerini son deliğine takıp ilikler . Sonra sehpanın üstünde duran siyah kravata doğru ilerleyip , kravatı eline alır.
Sahne - 10 İç / Gün Telefon çalmaya devam etmektedir.Genç kız gidip telefonu açar. Telefonun sehpasının yanındaki koltuğa oturur. Telefonda bir adam sesi sürekli konuşur kız hiç cevap vermeden o sesi dinlemektedir.
Sahne - 11 Sokak Dış / Gün Bir erkek çocuk koşarak kaldırımda duran tartının üzerine basıp geçer. Tartının başındaki adam kızgın bir şekilde çocuğu takip eder. Yakalayıp tokat atar. Çocuk yere yıkılır. Korkulu gözlerle adama bakar.
Sahne - 12 İç / Gün Kız telefon elinde hala dinlemekte , adamsa konuşmaktadır. Kızın etrafında yüzleri beyaza boyalı bir kız ve bir erkek dans etmektedir.
Sahne - 13 Sokaklar Dış / Gün Çeşitli insan görüntüleri. ( Aktüel ) ( Şehirle bütünleşmiş olarak )
Sahne - 14 İç / Gün Adam kravatı takmış eliyle düzeltmektedir.Sonra yürüyüp ayakkabı ve çorapların olduğu yükseltinin yanına gelir.
Sahne - 15 İç / Gün Kız, adam konuşurken telefonu kapatır.
Sahne - 16 Telefon Kulübesi Dış / Gün Adam telefon elinde kalır. (fonda kapalı telefon sesi)
Sahne - 17 Salon İç / Gün Adam çorapları ve ayakkabıları giymiş bağlarken görürüz. Yerinden kalkıp ilerler askılıkta asılı duran ceketi eline alır.
Sahne - 18 Kır Dış / Gün Anne ve babasının elinden tutmuş küçük bir erkek çocuğunun somurtkan yüzüne yaklaşır kamera.
Sahne - 19 Yol Dış / Gün Birbiri ardınca geçen şehirler arası otobüs görüntüleri.
Sahne - 20 Kır Dış / Gün Güneşe doğru koşan 12-13 yaşlarında erkek çocuğu . genel, yakın, genel (çekimler)
Sahne - 21 Salon İç / Gün Kamera genç kız ve erkeğin öpüşmelerinden açılır. Onların çevresinde halka olup dönen kalabalık.
Sahne - 22 Dış / Gün Çeşitli sokak yüzleri, sigara içen orta yaşlı adamlar, yaşlı kadın ve erkek yüzleri Acılı, telaşlı, somurtkan, gülen.
Sahne - 23 Salon İç Adam ceketi giymiştir. İlerleyip ortada duran koltuğa oturur.
Sahne - 24 İç Çalışan saatler . ( bütün saatler aynı zamanı gösterecekler )
Sahne - 25 İç Yüzler ( sahne 6'daki yüzler )
Sahne - 26 Dış Geçen otobüsler.
Sahne - 27 İç Dönen çark durur.
Sahne - 28 Yol Dış Kamera Boş yolda hızla ilerlerken aniden durur.
Sahne - 29 İç Sahne 23'deki saatlerin hepsi aynı anda durmuştur.
Sahne - 30 Salon İç Koltukta oturan adam çok yaşlanmış halde görürüz . Kamera yakına Şaryoyla yaklaşır. Kamera göz yakınına geldiğinde adam gözlerini kapatır.
Sahne - 31 İç Vitrin mankenleri hareketlenir.
Sahne - 32 İç Adamın genç haliyle arkadan görürüz. Koltukta oturmaktadır. Yerinden doğrulup boşlukta kaybolur. |
|
 |
|
|
|